6 Eylül 2019 Cuma

Teknolojik İnşaat Firması

İnşaat teknolojilerini ve bu kapsamda robotlarını geliştirip kullanan mega firma

Geri Dönüşüm Firması

Geri dönüşüm süreçlerinin tek bir merkezden geniş çaplı yapılabilmesi amacıyla kurulmalıdır.
Çalışma yapacağı ana başlıklar:
- Atıklardaki geri dönüşebilecek malzemeleri ayrıştırma
- İmha edilmesi gereken zararlı atıkları imha etme (tıbbi, kimyasal)
- Organik atıklardan enerji elde etme
- Geri dönüşebilecek malzemelerin en küçük bileşenlerine ayrıştırılıp ilgili üretim tesislerine gönderilmesi (cam, demir, kağıt...)
- Tamir edilip kullanılabilecek eşyaların yerel onarım merkezlerinde tekrar kullanıma kazandırılması
- Ev ve iş yerlerindeki eskimiş eşyaların toplanıp onarım merkezlerinde tekrar kullanıma kazandırılması
- Onarım merkezlerinde tekrar kullanıma kazandırılan eşyaların hayır kurumlarına paylaştırılması
- Geri dönüşüm süreçleri geliştirmek
- Geri dönüşüm teknolojileri geliştirmek (makine, robot, kimsayal arıtma ...)

Bu konuların herbiri için ayrı küçük tesisler kurulmalıdır.  Onarım merkezleri yerel fablab'lerle birleşik bir yapıda olması maliyetleri düşürecektir.

Sinerjik Global KOBİ Geliştirme Firması

Merkezi bir pazarlama ve finans yapısı ile KOBİ'lerde geliştirilen ürün ve hizmetlerin daha etkili ve bir marka gibi satışı sayesinde KOBİ'lerin daha çok gelir elde etmesi. Yaratıcılık gibi kendi uzmanlıklarına odaklanmaları.

Mega Firmaları bir insan vücuduna benzetebiliriz.  Gövde ve iskelet yapısı gücü sağlar. Parmak gibi uzuvlarda esneklik ve yaratıcılığı destekler.  Ancak sağlıklı bir vücut gibi bütün uzuvlar merkezden gelen taleplere göre uyumlu hareket ederler.  Böyle bir yapı olmadan desteklenen Start-up benzeri oluşumlar ile büyük etkiler yaratmak mümkün olamayacaktır.  Girişim seramayeleri kısa sürede yatırımlarına geri dönüş istedikleri için uzun vadeli ve daha stratejik fikirleri destek vermemektedirler. Bu boşluğu Mega Firma'lar dolduracaktır.

5 Eylül 2019 Perşembe

Yerel ve Global Kalkınma Modeli

Esas olan mutluluktur.  Mutluluğu esas almayan kalkınma modelleri uzun vadede başarısız olmaya mahkûmdur.  Günümüz problemlerinin ana kaynağı insanların, özellikle de karar vericilerin yaptıkları işlerde akıllarını yeterince kullanmamalarıdır.  Strateji geliştirirken insanların akıllarını daha fazla kullanmalarını teşvik etmek önemlidir.
Mutluluğu temel alan modeller ile günümüzün doymak bilmeyen tüketim toplumunu da dengelemek mümkün olacaktır. Günümüzde büyüme tüketim (yerel tüketim veya yabancıların tüketimi - ihracat) üzerinden olmaktadır.  Burada dikkat edilmesi gereken konu tüketimin dağılımıdır.  Büyüme dengeli olmalıdır ve bunun için de para ve insan kaynağı dengeli dağılmalıdır, kan gibi.  Kanın gitmediği yer kangren olur.
Her insanın başarılı olabileceği ilgi alanları büyük çeşitlilikler gösterecektir.  İnsanları geleceğin meslekleri diye teknoloji ağırlıklı birkaç konuya sıkıştırmaya çalışmak verimsiz iş yapan ve mutsuz kitleler yaratacaktır.  Başarılı bir kalkınma modeli zengin bir iş çeşitliliğini de desteklemelidir.
Strateji bir dokuma gibi olmalıdır. Birbirlerini destekleyip kuvvetlendiren atkı ve çözgülerden oluşmalıdır.  Stratejik konulara teşvikler de kaynağı verimli kullanacak şekilde sıralanmalıdır. Benzetme yapacak olursak; deterjanlı tabaklar lavabo içine yerleştirilir, tabaklar tek tek durulanırken akan su lavabo içindeki tabakları da durular. Bu sayede daha az su ile daha çok bulaşık durulanmış olur.  Böylece her konuya ayrı ayrı destek vermek yerine doğru noktalardan başlatılan teşvik bağlı konuları da etkileyerek teşvik kaynağının verimli kullanılmasını sağlar.
Stratejilerin hayata geçebilmesi için kalifiye insan kaynağına ihtiyaç vardır.  Bu nedenle ilk çözülmesi gereken konu doğru insan kaynağını bulup yetiştirmektir.  İnsanları merkezi bir sınavda elemek yerine kritik olmayan ancak katma değer yaratan küçük işlerde deneyerek elemek daha verimli ve etkili olacaktır.  Amaç gerçek hayatta iş yaparken gösterilen performansı değerlendirmek olmalıdır.  Bu sayede insanların sınavlar ve mülakat için harcadıkları emeğin değerlendirilerek ek işgücü de yaratmaktır.  Çalışabilecek işlere örnek olarak; Global Bilgi Bankası’na bilgi girişi ve ilişkilendirme, açık kaynak kodlu yazılımlara katkı, huzurevi, kimsesizler yurdu gibi yerlerde çalışma, geri dönüşüm çalışmalarına destek, eğitim programlarına destek.

Dijitalleşme:
Kontrolsüz güç, güç değildir.  Dijitalleşme yapılan işlerin takip edilebilirliğini ve dolayısıyla kontrolünü kolaylaştırır.  Çok sayıda kurumdan oluşan büyük bir devletin veya çok bölümden oluşan bir firmanın yönetimi kâğıtlarla veya elle hazırlanan raporlarla başarılı bir şekilde yürüyemez.  Kurumların Yönetimsel süreçlerinin (kamu ve özel sektör) merkezi bir mimari temel alınarak geliştirilmesi dijitalleşme maliyetini düşürüp kaliteyi ve etkinliğini de arttırır.  Mevcut yapıda birbirleri ile yeterli etkileşimi olamayan dağınık sistemler.  Kontrol edilebilirliği de zorlaştırmaktadır.  Benzer şeyleri yapan yazılımları onlarca farklı firmaya yaptırmaya çalışmak IT sektörünü geliştirmez.  Ülke çapında tek bir firma (devlet tekel kontrolünde) gerekli olan mimariyi hazırlayıp, Lego parçaları gibi kolayca birbirleri ile uyumlu birleştirilebilecek yazılımlar geliştirebilir.  Mevcut yazılımları geliştiren firmalar da bu yazılımın uygulayıcıları olabilir.  Bu sayede özel ve kamu kuruluşları yeni sisteme sorunsuz geçebilir ve IT sektöründe de bir daralma olmaz.  Bilakis geniş kapsamlı bir yazılım dünya çapında büyük IT firmalarına karşı avantaj sağlayarak yazılım ithalatını azaltıcı, ihracatını da arttırıcı rol oynar.  IT sektöründe büyüme, ağırlıklı olarak taşeron personel kiralama üzerine dayalı.  Fason iş yapmamın getirisi düşük olur.  Bunun yerine dünya çapında kullanılabilirliği olan yazılım servisleri geliştirilerek IT kaynağının buralara yönlendirilmesi teşvik edilmelidir.  Büyük bir firmanın kurulması da dünyadaki rakiplerine karşı minimum devlet desteği ile ayakta durabilmesini sağlayacaktır.  IT sektörü doğru projelere yönlendirildiklerinde katma değeri yüksek bir sektördür.  İş böyleyken, bu firmaların çoğu vergi teşviki sayesinde çok çok düşük vergiler ödemektedirler.  Bir ülkede en yüksek katma değeri üretenler de vergi ödemeyecekse kimler ödeyecek.

Mevcut yapıda akışlar yeterince akıcı değildir ve tepeden alınan kararlar hayata istenilen şekilde geçememektedir.  Merkezi yapı ile dijitalleşme kurumlar arası bilgi akışını arttırıp bürokrasilerinin akışını da hızlandıracaktır. 
Örneğin belediyeler aynı yazılımı kullanabilirler.  Böylece belediyecilik hizmetleri bir ölçüde standartlaştırılmış olur.  Belediyeler kendileri yazılım geliştirmek yerine sisteme doğru ve hızlı bilgi akışını sağlamaya odaklanmalıdırlar.  Örnek olarak, merkezi geliştirilen bir navigasyon yazılımına trafik yoğunluğunu, sokak isimlerini ve işletme bilgilerini iletmelidir.
Başka bir örnek merkezi ERP yazılımının özel sektör tarafından kullanımı.  Aynı yazılımın kullanımı firmalar arası iletişimi kolaylaştırıp bu yazılımı bilen kişi sayısının da yüksek olmasını sağlayacaktır.

E-Ödeme Sistemler:
Halkın mutluluğunu arttırıp finansal sistemlerin akıcılığını arttırmak için tam kapsamlı bir e-ödeme platformu geliştirilmelidir.  Amaç ödemelerini düzgün yapan kurum ve kişilerle diğerlerini ayırt etmek.  Tam kapsamdan kasıt fatura, senet, çek, protesto, haciz gibi işlemlerin merkezi bir sistem tarafından zamanı geldiğinde otomatik yapılmasıdır. 
Örneğin her kesilen faturanın karşılığında bir ödeme aracı seçilmesi zorunlu olacaktır, senet, çek veya nakit.  Faturalarla bu ödeme araçları seri numaraları sayesinden eşleştirilecektir. Alış verişi belgeleyen karşılıklı bu dijital evraklar taraflar tarafından dijital olarak imzalanıp onaylanacaktır.  Bu imza ödemelerin belirtilen tarihlerde yapılacağını, yapılmaz ise belirtilen tarihlerde hukuki işlemlerin yapılacağının taraflarca onaylanmasıdır.  Son ödeme tarihinde ödenmeyen senet belirtilen tarihte otomatik protesto yer. Bunu merkezi bilgi sistemi yapar. Alıcının notere gidip manuel bir işlem yapmasına gerek olmaz. Haciz için de böyle bir süre belirlenir, bu süre de aşıldığında borcu olan tarafa otomatik haciz uygulanır.  Sonuçta alıcı taraf noter ve benzeri bürokrasi ile uğraşmamış olur.  Borçlu tarafın aldığı protesto ve hacizler de siciline işlenir.  Bu sistemin bir yararı da haciz yiyen kişinin bloke olan hesaplarından borcunu ödeyebilmesidir.  Hacze neden olan senedin numarası ile ilişki kurulduğundan blokeli bir hesaptan sadece bu borcu ödeyecek para çıkışı yapılabilir. Günümüzde geçerli olan sistemde haciz yiyen kişinin bütün hesaplarına bloke konduğundan kişinin hesabında parası bile olsa borcunu kendi parası ile ödeyememektedir.
Karşılıklı dijital belgelerle ödeme sistemi apartman aidatları ve kira ödemeleri için de kullanılabilir.  Genelde apartmanlar için zor olan bu tahsilat işi de kolaylaşmış olur.  Kurum veya kişilerin yaptıkları her borç ödemesi onların siciline yansır.  Bu sicil notu da kredi alımı gibi finansal işlemlerde kullanılabilir.  Kiraya veren kişiler kiracılarını sicil notu yüksek kişilerden seçebilir.  Aynı yapı sayesinde ev sahibinin aldığı depozito da merkezi bir havuza aktarılır. Kiradan önce ve sonra bir eksperin verdiği rapora göre gerekli kesinti yapılarak kiracıya iade edilir.  Bu ödemeler de yine kiracı ve ev sahibinin siciline işlenir.
Sonuç olarak alacak ve vereceklerin tek bir merkezde değerlendirmesi sayesinde borçlar ülkenin her yerinde borçlunun önüne çıkıp borcunu kapaması zorlanabilir. Mevcut sistemde uzun mahkeme süreçleri ile bunu sağlamak çok maliyetli ve küçük borçlar için de mümkün olamamaktadır.

İnsan Kaynağı ve Adalet:
Büyüme, insan, para ve hammadde kaynağına ihtiyaç duvar.  Bunlardan insan en zor bulunanıdır.  Dışardan borç para alabilirsiniz ancak hiç kimse size yetişmiş kalifiye iş gücünü kolay kolay vermek istemez.  Gelişmekte olan ülkelerdeki en değerli insan kaynağı, çoğunlukla ülkelerinde faaliyette bulunan yabancı firmaları tercih etmektedirler.  Firmaların bir ülkeye yatırım yapmalarının en büyük nedeni para kazanmak ve bu parayı da kendi merkezlerine bir şekilde transfer etmektir.  Sonuçta bir ülkenin en kalifiye iş gücü o ülkeye görece düşük getiri sağlayan firmalarda çalışmaktadır (Her iyi gibi görünen şeyin olumsuz yanları da vardır).  Buna karşılık yerli firmaların kendi ülkelerine getirileri genelde çok daha yüksek olmaktadır.  Ülkenin büyümesi yerli firmalarının büyümesine daha çok bağlıdır, özellikle de orta gelir tuzağı gibi bir seviyenin üzerine çıkmak için.  Yerli firmaların büyümesinde de o ülke yönetimi ve adaletin etkisi azımsanamaz.   Tam da büyümeye başlamışken rakipleri tarafından sırf yönetimi desteklemediği için haksızlığa uğrayıp yok edilebilirler.  Adaletin büyümeye ne etkisi olabilir sorusuna bir yanıt.  Gelişmekte olan ülkeler büyüme modellerini gelişmiş ülkelere yaklaştıkça değiştirmelidirler.  İkinci ligden birinci lige çıkmakta kullanılan taktik şampiyonlar liginde sizi başarıya götürmez.  Sonuçta hedef gelişmiş ülkeler kervanına katılmaksa, dünya çapında konusunda ilk üçe giren firmalara ihtiyacınız vardır.  Bu firmalar da ilk önce kendi ülkelerinde kök salıp güçlenmelidirler.  Adalet ve özgürlüğün olmadığı topluluklarda da bu mümkün değildir.  Orta karar firmalara sahip bir ülke de hiçbir zaman gelişmiş ülkeler ligine katılamaz.

Yerel ve Evrensel Büyüme Stratejisi:
Yerel ve geniş kapsamlı üretime dayalı büyüme modeli daha uzun süre sürdürülebilir.  Yerel üretimden kasıt, üretimin küçük ve orta ölçekli tüketime yakın noktalarda yapılmasıdır.  Üretimin ülke ve dünya sathına yayılması sayesinde istihdam geniş coğrafyalara dengeli dağıtılabilir. Özellikle gelişmekte olan bölgelerde yapılan üretim, o ülkelerdeki istihdam ve geliri arttırdığı için tüketime de yardımcı olur.  Tüketimi sadece yerel ve gelişmiş ülke pazarlarına dayalı olan büyüme uzun süre sürdürülemez. Gelişmekte olan bölgelerin sömürülmesine dayalı stratejilerin de sürdürülebilirliği yoktur.  Pastayı büyütücü projeler bölgesel yavaşlamaların dengelenmesine olanak sağlar. Geri kalmış coğrafyaları kalkındırmak iki kat kazanç sağlar.  İlki bu bölgelerdeki işsizliği ve anarşiyi azalttığı için mülteci sayısını düşürür.  İkincisi de bu bölgelerdeki kazanç arttıkça gelişmiş ülke ürünlerine talepleri artacağından toplam pazarı da büyütür.  Gelişmiş ülkelere 3. dünyadan mülteci yerine turist, bilim ve iş insanı gelmeye başlar.

Özet olarak yapılacak işleri sıralayacak olursak:
- (Mega Firma) Bütün bu çalışmaların yapılabilmesi için gerekli insan kaynağının bulup yetiştiren firma (Devlet memurlarından farklı bir kadro)
- (Mega Firma)Merkezi Dijitalleşme için IT firmasının kurulup altyapı çalışmalarına başlaması
- (Mega Firma) Dijitalleşme kapsamında Global Bilgi Bankası’nın kurulması
- E-Devlet, E-Belediye, ERP… Yazılımlarının geliştirilmesi
- (Mega Firma) Global Pazarlama Firması’nın kurulması
- (Mega Firma) Otomasyon ve Makine Geliştirme Firması’nın kurulması
- (Mega Firma) Teknolojik İnşaat Firması’nın kurulması
- (Mega Firma) Tarım ve Hayvancılık İşletmesi
- Tarım Borsası’nın kurulması
- (Mega Firma) Geri Dönüşüm Firması’nın kurulması
- (Mega Firma) Sinerjik Global KOBİ Geliştirme Firması’nın kurulması

14 Mayıs 2019 Salı

Dünya'daki ve Türkiye'deki Sorunların En Temel Çözümü

Dünya'nın temel sorunu 1789 sonrası hızlanarak artan demokratikleşme süreciyle daha çok kişinin seçmen olmaya hak kazanması.  Sonuçta geldiğimiz nokta kuyruk bedeni yönetir hale geldi.

Her ne kadar ülkemizde hiç bir kontrol mekanizması kalmamış gibi görünse de seçmen en tartışılmaz kontrol mekanizmasıdır.  Popülist yaklaşımlar kaçınılmazdır. Esas olan bu popülasyonun kim olduğudur.

Çözüm Önerim
Seçmen olabilmek hak edilerek kazınılan birşey olmalı. Bir ölçüde ehliyet gibi kişinin çaba gösterip birşeyleri ispat etmesiyle belirli bir süreliğine sahip olunmalıdır. Bu sayede sadece gayret gösterenler seçme ve seçilme hakkına sahip olur. Seçmen az ve öz olursa kontrol mekanizması da kuvvetli olur ve politikacılar diktatöre kolay kolay dönüşemezler.

Demokrasi'de çoğunluğun dediği olur.  Türkiye'de çoğunluğun hak hukuk umrunda bile değil kendi hapse atılmadığı sürece.  Bu nedenle seçmen profili değişmediği sürece düzelme teknik olarak mümkün değil.  Seçmen kendi kafasına uygun olanı seçer.  Seçmen cahil olunca yöneticilerin de cahil olması kaçınılmaz oluyor. 

Sırf seçmen kriteri belirli yaşı geçen herkesi kapsadığı için bütün politikacılar seçmenine daha çok çocuk yapmasını tavsiye ediyor.  Dünya'nın bu gereksiz insan fazlalığına ihtiyacı yok. Her doğan çocuğun otomatik oy hakkı olmazsa bu tarz önlemler (nüfus artışı) almaya da gerek kalmaz.

Aslında eskiden beri (Antik Yunan dahil)  seçmen olabilmeye bazı kısıtlar getirilmiştir.  Kadınlar ve köleler oy kullanamaz.  Bu kararı sadece cinsiyetçiliğe ve ırkçılığa bağlamamak lazım.  Eski dönemde kadınların ve kölelerin büyük çoğunlu cahil ve ekonomiye ve politikaya uzak oldukları için doğru karar verebilmeye de uzaklardı.  Bu da onların vereceği oyların etkisini düşürürdü.  Şu an hiçbir filtre yok ve çoğunluk olan cehalet hüküm sürüyor bütün dünyada.  Herkes seçmen olabilir hak ettiği sürece !!!

Yaratan tanrı bile herkese cennet vaad etmemiş.  Biz herkesi aynı kefeye koyuyoruz.  Eşitlik derken sınırlarını iyi çizmek gerekiyor.

27 Nisan 2018 Cuma

Sinerjik Strateji ve Kurumsal Yönetişim

Büyük stratejileri geliştirirken onları sinerjik oluşturmak çok önemlidir.
Örneğin:
Üretim tesisleri kurmanın yanında, üretim tesislerini kurabilecek makina ve teçhizat geliştiren firmalar kurmak.  Bunun bir adım daha ilerisi olarak da bu makinaların bileşenlerini üretecek tesisler kurmak.  Köprünün taşlarının birbirlerini desteklemesi gibi.  Köprünün kilit taşını da kurumsal sistem geliştiren firma oluşturur. Amaç takip ve kontrol edilebilir bir sistem kurmaktır.  Bu altyapı firmaların sağlıklı büyümesi için büyük önem taşır.
Firmaların bölümleri kendini yenileyebilir ve dinamik olmalı.  Olabildiğince çok kişinin doğru pozisyonda çalışmasını sağlayacak bir yapıda olmalı.  Kişilerin bakış açılarını geliştirici mecburi rotasyonlar olmalı.  Bu rotasyonlar en alt kademeden en üste kadar zorunlu olmalı ve bir defalık değil sürekli olmalıdır.
Amaç, kendini sürekli yenileyebilen bir kurumsal yönetişim sistemi kurmaktır.
Bahsedilen şeylerin yapılabilmesi için normalden biraz daha fazla kişi çalıştırmak gerekir. Bir de işlerin delege edilebileceği ve insiyatif alabilecek kişiler yönetici pozisyonlarına getirilmelidir.  Şirketler için uzmanlar da çok önem taşır. Bu nedenle dikeyin yanında yatay da kariyer gelişim olanağı olmalıdır.  Çalışanların itibar ve kazançları katkıları ile daha fazla orantılı olmalıdır. Bu bundan yüksek almalıdır gibi kısıtlar asgari olmalıdır.  Şirket içi rotasyonun bir artısı da poziyonların netleşmesi ve kişilerden bağımsız olmasıdır. Bir işi aynı kişi yıllarca yapmayacaktır.  Dolayısıyla birşekilde kişi o pozisyondan ayrıldığında kaya değer bir verim düşüşü olmayacaktır.

5 Ağustos 2017 Cumartesi

Bir Üst Lige Çıkmak

Orta gelir tuzağına takılıp kalmamızla ilgili görüşümü de paylaşmak isterim.

Gözlemlerime göre bir üst lige çıkmanın formulü sonuç kadar sonuca nasıl ulaştığına da önem vermek.
Mevcut kamu, özel sektör yöneticileri ve patronlar bu açıdan yetersiz.  Bu kişileri takımları 2. ligten 1. lige çıkaran ve sonra da kümede tutan teknik direktörlere benzetiyorum.
Takımlarını şampiyonlar liginde final oynatan teknik direktörler ise bunlardan ayrılıyor. Bizim bu ikinci tip yöneticilere ihtiyacımız var. Aya giden roketlerle de bir benzetme yapabiliriz.
Roketin birinci aşaması uzay sınırına ulaşmayı sağlar. İkincisi ise aya varmayı sağlar. Aya gitmekse hedefimiz...

Gidilmesi gereken yol ve oraya nasıl ulaşılabileceği ile ilgili fikirlerim var. Özeti insanların içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak. Özellikle yöneticilerin daha sakin kafayla kararlar vermesi çok önemli.
Satrançtaki gibi birkaç hamle sonra düşünülerek kararlar verilmeli.  Karar verici yöneticilerin iş yüklerini azaltacak şekilde yapılanmaya gidilmeli.  Düşünerek aşılmayacak sorun olmadığına inanıyorum.
Günümüzün en büyük problemi yöneticilerin kafalarını çok şeyle meşgul edip stratejiye yeteri önem vermemeleri. Dünyadaki akımlara (endüstri 4 vb) kapılarak hareket etmek en iyi ihtimal ile mevcut yerinizi korumanızı sağlar. Mevcut durumları irdeleyip kendi rotanızı belirlemek ise birinci olmayı.

Ülkemiz ancak çalışanlarına ve şirketine yatırım yapan kurumlarla ileri gidebilir. Gözlemim pek çok patronun kazandığı parayı kendine harcadığı, şirketinin sermayesini büyütmediği, az sayıda ve az para ile adam çalıştırmaya gayret ettiği.  Bu şekilde yerimizde saymaya devam ederiz. Politikacılar bu kesimden oy alabilmek için onları da destekliyorlar. Bu sorunu da çözebilmek için bu tarz firmaları da hizaya sokacak bazı düzenlemelere gidilmeli.
Planlamalarımı hep iki koldan geliştiririm. Biri ideale giden yol, diğeri yoldaki engelleri desteğe çevirecek yöntemler. Muhteşem Yüzyıl dizisinde Anadoluda çıkan bir ayaklanmaya bazı beylikler de dahil oluyor. Pargalı Anadoluya gelip önce bu beylikleri bu ittifaktan uzaklaştırıp kendi tarafına çekiyor sonra da tek başına kalan esas ayaklanmacıyı yok ediyor.  Yol üzerindeki engeller hesaba katılmadan geliştirilen stratejilerin başarılı olma şansları da düşük olur.

Son sözümü de rant üzerine söylemek istiyorum. Ülke ekonomisini büyütmeyi insanın vücüdunu büyütmesine benzetirsek.  Rant ile büyüyen bir ekonomi ekmek ve makarna ile büyüyen bir vücuda benzer. Sonuçta fos pehlivan çıkar ortaya. Fos pehlivanın cüssesi iridir ancak bu cüssedeki kas yağ oranı dengesizdir. Gövde ağırlığına oranla kas miktarı düşüktür. Bu da hızlı ve güçlü hareket etmesine engel olur. Düşük kas yoğunluğu nedeniyle cüssesine oranla kolay hasta olur ve yine cüssesine oranla ağır yükleri taşıyamaz. Aynı cüssede kas yoğunluğu fazla bireyler taşı sıksa suyu çıkarırken fos pehlivanlar ağır gövdelerini taşıyamayan zayıf kaslarıyla sürekli sağlık problemi yaşarlar.
Fos pehlivan yorgan döşek yatan insan değildir sadece sağlıksız bir bireydir.  Rant problem değil diyen bireyler için söylüyorum bu sözümü.  Ranttan ekonomi ölmez. Ancak en ufak konu ekonomiyi hasta eder ve kırılgan olmasına neden olur. İşin kötüsü fos pehlivanlar yeme alışkanlıklarını da kolay kolay değiştirip ekmek yemeden sebze ve et ağırlıklı beslenmeye geçemezler. Bizim de ranta alışmış kesimi üretmeye ve inovasyona yönlendirmemiz her geçen gün daha da zorlaşıyor.

Son sözüme bir ekleme de inovasyon konusunda:  Inovasyonun amacı önemli. Firmalarımızın çoğu PR amaçlı yapıyor bu çalışmaları. Bu da bizi ileri götürmüyor. Çok basit bir inovasyon endeksi oluşturulabilir.
Örnek:  Beyaz eşya üreticisi ürettiği inovatif çamaşır makinesinden elde ettiği kar ile bütün çamaşır makinelerinden elde ettiği karı orantılarsa inovasyon endeksini bulur.  Inovasyonu kar elde etmek amacı ile yapmamız gerekir. Gösteriş amacıyla değil !!!